Sana Gitme Demeyeceğim
Ömrümüzün son demi son baharıdır artık Maziye bir bakıver neler neler bıraktık Küserek ayrılırsak olur inan ki yazık Maziye bir bakıver neler neler bıraktık

Sana Gitme Demeyeceğim

Ömrümüzün son demi son baharıdır artık Maziye bir bakıver neler neler bıraktık Küserek ayrılırsak olur inan ki yazık Maziye bir bakıver neler neler bıraktık

 

Sana Gitme Demeyeceğim

Suyu sert,  insanı  mert … Soğuğu ve suyu seven elmaların memleketi. Ama içtiğiniz o soğuk su çeşmesinin maneviyatından habersiz değilsiniz umarım. Erkenek ‘ten Afrika’ya can suyu.
Erkenek, Malatya-Adıyaman Gölbaşı  sınırında . Malatya’ya yaklaşık 80 km uzaklıkta bir yerleşim merkezi. Suyu ile meşhur ve o su ile can oldukları hayırlarıyla…
İnsanın yaşaması için gerekli olan en önemli şey su'dur.Susuz yaşam mücadelesi vermek oldukça zordur. Erkenek denilince artık benim aklıma Afrika’da açtırdıkları su kuyuları gelecek. Binlerce  kilometre uzağa bir hayat, bir mutluluk gönderen cömert ve yardımsever insanlar. Hani yolculuklarınızda  “ şurada duralım da bir soğuk su içelim “ dediğiniz yer var ya …Ha. İşte tam da  orada bulunan kumbaraya  attığınız bütün hayırlarınız Afrika’da yaşam buluyor. Gedikağzı  Cami Derneği tarafından organize edilen Erkenek  Cami Çeşmesi yanında bulunan kumbarayı boş geçmeyiniz lütfen.Can olsun içtiğiniz su.Helali hoş olsun.
Bizim ilk durağımız Sakaltutan mevki. Peki neden Sakaltutan anlatayım. Zamanın birinde havanın soğumaya basladığı zamanlarda  bembeyaz sakallı bir amca oradan geçerken “ şurada bir su içeyim, çok susadım “ demiş. Eğilip dereden su içerken sakalı suya değmiş ve buz tutmuş.Bu nedenle her gittiği yerde buradan sakaltutan diye bahsetmiş olmalı ki bu mevkii’ye bu isim verilmiş.Abartmış da olabilirim :))
Size nasıl anlatayım, nerden başlayayım inanın bilmiyorum.Bir masalın içerisinde kurumuş yaprakların cümbüşünde yol alırken etrafınızdaki berrak suyun sizi içine çeken huzurunu anlatamam ki. Suyun içerisindeki sandalyelerin üzerine dökülen renkgârenk  yaprakların görüntüsünü ifade edecek kelimelerim bile yok. Bir çocuk gibi etrafında koşturup nereye oturacağımıza bile karar verememişken o muazzam yerde kimseciklerin olmaması ise ayrı bir kazanç. Biz o buz gibi akan suya sadece bu mevsimde bakabildik .Ama duyduğumuz kadarıyla sıcak günlerde bile ayağınızı çok da fazla içinde tutamayacak kadar soğuk bir suya sahip. Birbiri ardına iki mesire alanı mevcut. Etrafı ağaçlarla kaplı. Açık dönemlerine ailenizle birlikte gidebileceğiniz bir yer mi bilmiyorum. Oralara kimler uğrar bilemem.
Oradan ayrılıp bölgenin en esrarengiz şelalesini aramaya gidiyoruz. Macera, adrenalin dolu, biraz çılgın ve çokça deli olmanız gerekiyor buralara gitmeniz için. Güpdüşen  Şelalesi öyle hemen kendini göstermiyor. Dağların arasından öyle bir su çıkıyor ki gören gözler bu manzaraya hayran kalır. Kolumuz bacağımız çiziklerle doluyor biraz. Ayağınızın kaymaması için yere sağlam basmanız gerekiyor.Birbirinize güvenmeniz ve el vermeniz. Şelaleyi gördüğümüz an bütün korkularımız ve yorgunluklarımız geçiyor.Karşınızda muazzam bir su. Sesi bile sesinizin üzerinde.Birbirinizi duymanız için ses tonunuzu yükselmeniz gerekiyor. Bir suyun çıktığı yere bakıyoruz bir gittiği yere  bir düştüğü yere. Harika…Muazzam...Muhteşem... Doğa severlerin mutlaka görmesi gereken bir yer. Akıp gittiği yer Karanlık Dere Kanyonu .
Karşıdan dönüşümüzü gören  Canbaba  çayı demlemiş bizi bekliyor. Yorgunluğumuz uçurumun kenarında kendisine ufak bir barınak ve etrafına diktiği kavaklarla yine güzel bir manzaranın bulunduğu bir yerde çaylarımız içerek geçiyor. Şelale ve kanyon turu için gittiğinizde Canbaba'yı ziyaret edip çayını içip dinlenebilirsiniz.Bize kanyon için rehberlik edeceğine söz veriyor ve biz de oradan onun o güzel misafirperverliğinin mutluluğuyla ayrılıyoruz. Sonraki durağımız sonbaharın tam ortası. Doğanşehir’in Karşıyaka Köyü’ne giriyoruz arabamızla. Yol boyu sonbaharın geldiğini hissettiren kavakların renk cümbüşü. Hangi tarafa bakacağınızı şaşırabilirsiniz. Girdiğiniz yer içinizde bir gönenç. Hüzün de neyin nesi. Geriye bıraktıklarınızı giderken son bir kez gösterir gibi...
” Yaprakları seviniz, çiçekleri herkes sever” denmemiştir boşuna. Merhaba sonbahar. Size neler getirdi ya da neler söylüyor giderken? Renklerin sesleri kulağınızda melodi gibi … Dinleyin ve kulak verin bu müziğe.Ayrılmak zor.


Bir Müzeyyen Senar bestesiyle noktalayalım ve susalım en iyisi.


Ömrümüzün son demi son baharıdır artık
Maziye bir bakıver neler neler bıraktık
Küserek ayrılırsak olur inan ki yazık
Maziye bir bakıver neler neler bıraktık


Erkenek / Doganşehir / Malatya
  
Sevcan …

 

PAYLAŞ: