Mersedes Kadir öldü bari ailesini kurtarın
Mersedes Kadir konusunda sert bir üslup takınmamın sebebi, Kadir ve ailesinin yaşadığı ortamı çok iyi bilmemden kaynaklanıyor. Amacım, halkımızın yardımseverlik meziyetini küçümsemek değil… Malatya halkının fakir ve kimsesizlere nasıl yardım ettiğine bizzat şahidim.
Kadir öldü bari ailesini kurtarın
Alişan Hayırlı
Mersedes Kadir konusunda sert bir üslup takınmamın sebebi, Kadir ve ailesinin yaşadığı ortamı çok iyi bilmemden kaynaklanıyor. Amacım, halkımızın yardımseverlik meziyetini küçümsemek değil… Malatya halkının fakir ve kimsesizlere nasıl yardım ettiğine bizzat şahidim. Ne zaman bir düşmüş, kimsesiz ve sahipsiz kimse ya da aile haberi yapsam anında yardıma koşuyorlar. Buraya kadar sorun yok. Allah, yardım edenlere fazlasıyla mükâfatını verecektir.
Mersedes Kadir konusundaki kızgınlığım, Kadir’in ve ailesinin kendisine has bir özelliğinin olmasında… nedir o? Şöyle izah edeyim;
Kadir’in babası Metin Kaydı atarabacılık yapıyordu, 30 sene kadar önce vefat etti. Anne Sıddı Zeynep sekiz çocuğuyla baş başa kaldı ve “Kaydı” ailesi için zor günler başladı.
1-Fakirlik
2-Babasız kalmaları
3-Nüfus kalabalık (8 çocuk)
4-Akıl sağlıkları yerinde değil
5- Ailenin iki çocuğu vefat etti. Kadir’den önce Ziya ve Necmettin öldü
İşte Mersedes Kadir böyle bir ailenin sondan bir önceki çocuğu, yani yedinci çocuğu… Sekiz çocuktan ilki Mehmet ve sonuncu Suat akıl sağlığı açısından kısmen iyiler. Normal hayatlarını yaşayıp evlenip çağa çoluğa karışmışlar.
Evin kız çocukları defalarca evlenip boşanmışlar, kimisinin kocaları ölmüş… Tam bir trajedi! Birçok insanın ve ailenin on katından daha fazla felaket çökmüş bu ailenin başına…
Derken Kadir, bacaklarının arasına alıp dolaştırdığı bir sırıkla bütün Malatya’nın simgesi ve sevgilisi olmaya başladı. Böylece Malatya tarihinin sayfalarına unutulmayacak bir hikâye eklenmiş oldu.
Bu aile sıra dışı bir aile… Kadir gibi bir şahsiyetin, Malatya’ya ve hatta Türkiye’ye mal olmuş bir “kahramanın” bu aile içinden çıkması, Kaydı ailesini daha da önemli kılıyor.
Bu ne demek? Şu demek;
Kadir ve ailesini bu özelliklerinden dolayı ayrı bir yere koyacaksınız. Ne sadece fakir statüsünde ne de sadece özürlü statüsünde… Çünkü Kadir var ortada… Ve Kadir’in yaşadığı ortam çok berbat... Dayanılır gibi değil… Ve Kadir’i dışarda kullanan onun fiziki sağlığına suikast düzenleyenler var.
Şimdi ben yazımda, Kadir’e ve ailesine yardım edilmedi demedim. Geniş manada bakıldığında tabi ki bir çok aile para verdi, elbise verdi, gıda yardımı yaptı, saymakla bitmez… Herkes elinden geleni yaptı. Allah razı olsun.
Aile aynı zamanda kontrolü zor bir aile… Süregelen bir hayat tarzları var, pasaklı, kirli ve sağlıksız ortamda yaşamaya alışmış, ne kadar yardım etmek isteseniz de bu ters tepiyor, aile eski yaşam tarzına devam ediyor. Çoğu kimse Kadir’e ve ailesine yardım ettiği halde, iflah olmaz yanlarını görünce artık el etek çekiyordu.
Fakat ne yapacaksınız ki, ailenin yapısı bu…
Kadir, evde itin bile yatamayacağı bir evin darmadağın odasında bütün kardeşleriyle yatıyor. Bir keresinde elektrik kontağından yangın çıktı ve ev yandı. Hepsi aynı anda ölebilirdi.
Kadir’in evine her seferinde gittiğimde odaların daha da yaşanılmaz ölçüde kötüye gittiğini gördüm. Geçen yıl Muhtar Ali Yiğit ile gittiğimizde odaya girdim, girmemle çıkmam bir oldu. Korkunç bir ortamdı. Böylesi bir sefalet ortamında şimdiye kadar hayatta kalmaları aslında bir müziceydi.
Gelelim dışarıya… Kadir, dışarıda kimler tarafından zehirleniyor, asla takip edilmedi ve ona içki, sigara, uyuşturucu, alkol ve cola verenler hiçbir zaman bulunmadı. Devlet, olmayan arabasına ehliyet verdi belki, hoşumuza gitti ve hep beraber güldük ama peşine sivil bir polis takılıp takip edilmedi. Eğer birkaç kişiyi tespit edip onlara en ağır ceza verilseydi belki de daha hiç kimse Kadir’e bu kötülüğü yapmaya cesaret edemeyecekti.
Gelelim aileye… Muhtar Ali Yiğit ve zamanın Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat, evin yanmasından sonra kendilerine yeni bir ev yapılması için çok büyük çaba sarf etmelerine rağmen olmadı. Olmadı ama olmalıydı. Peşi bırakılmamalıydı, aileye ve ailenin inanılmaz inadına rağmen yapılmalıydı. Devlet zoruyla yapılmalıydı.
Başka bir şey daha söyleyeyim. Devletin güçlü kurumları var. Başta Kadir olmak üzere ailenin bütün fertleri özel bir statüyle ekonomik, sosyal ve tıbbi bir koruma altına alınmalıydı. Tıpkı tarihi bir eserin koruma altına alınması gibi… Aile Bakanlığı, Valilik, Belediye, özel ve tüzel kuruluşlar, yardım kuruluşları vs. el birliğiyle Kadir ve ailesi için özel bir proje geliştirip bütün ailenin ruhi ve fiziki sağlığı üzerine yatırım yapılmalıydı.
“Ne yapalım aile istemiyor”
“Bize zorluk çıkarıyorlar”
“Alışmışlar böyle yaşamaya, terk etmiyorlar”…
Gibi bahanelere sığınmak yerine devlet-millet el ele verip Kadir ve ailesi insanca bir yaşama kavuşturulmalıydı. Bu mümkündü. Bu yolda birçok çabaların sarf edildiğini biliyorum. Ama hem atıl kaldı, hemen bıkkınlık geldi ve işin peşine düşülmedi, ısrarcı olunmadı.
Kadir ve ailesinin bugünkü yaşam profilinin bizim adımıza utanılacak bir görüntüye sahip olduğunu söylerken işte bunları kastettim. Yoksa Kadir ve ailesine yardım edilmedi demedim ki…
Peki size bir soru: Kadir, vefatıyla birlikte trend olmadı mı, salgını da geride bırakıp haberlerin başköşesine oturmadı mı, herkesin dilinde Kadir yok mu, sosyal medya Kadir’in haberiyle yıkılmadı mı?
O halde Kadir ve ailesinin, günübirlik yardım ve ilginin de ötesinde devlet ve milletimizin özel bir ilgisine mazhar olması lazım değil miydi? Bu konuda haklı değil miyim?
Kadir madem bu kadar seviliyor ve Malatya’nın tarihinde önemli bir yere sahipti, o halde böyle trajik bir yaşamı ve ölümü hak etti mi? Her ne kadar kimimiz elimizden geleni yapmış olmakla birlikte Malatya halkı olarak, Kadir’in terk edildiği sefalet ve bedbaht yaşamından sorumlu değil miyiz?
Kuru kuruya sevmek olmaz.
Kadir öldü.
Bari Kadir’in ölümü bir işe yarasın, ailesini kurtarın ki Kadir mezarında huzur içinde uyusun.
******
Not 1: Kızgınlığım sade halka değil (onlar elinden geleni yaptı), kızgınlığım Malatya’nın seçkinlerine, bürokratlarına, siyasilerine, zenginlerine…
Not 2: Kadir’in evine dikkatli bakın. Şu bir kare fotoğraf bile her şeyi anlatıyor, bu kadar uzun bir yazı yazmaya bile gerek yoktu.
Fotoğraf: Kadir’in evi/Tecde