Malatya Tarihi
Malatya, Doğu Anadolu Bölgesi'nin batısında, doğu-batı ve kuzey-güney doğrultusunda uzanan yolların kavşağında bulunmaktadır. Orta Asya, Orta Doğu ve Mezopotamya’dan gelen ticarî yolların kesişmesi ve batıya geçit veren bir konumda bulunması nedeniyle Malatya, tarihin her döneminde önemli bir yerleşim merkezi olmuştur.
Kadim dünyanın birçok medeniyetine beşiklik yapmış olan, bağları, yeşil doğası ve suyu ve en önemlisi de kayısısı ile her dönemin incisi, Anadolu tarihinin zenginliğini yansıtan bir güzel şehir. İsminin tarihi Hititlere kadar uzanan; kültürlerin kucaklaştığı Doğu Anadolu’nun güzide şehri Malatya Hitit kaynaklarında “Maldiye” olarak ifade edilen şehrin adı, Asur ve Urartu kaynaklarında “Melid”, “Melide”,“Melitea”, “Meliddu” ve “Malita” olarak geçmektedir. Geç Hitit kent devletleri döneminde “Militia” olarak anılan şehir, Roma Dönemi’nde ise “Melita” ya da “Melitene” olarak adlandırılmıştır. Tarihi süreç içerisinde benzer değişikliklere uğrayan şehrin adı, günümüze “Malatya” olarak ulaşmıştır. 1979-1986 yılları arasında, Orduzu beldesinin 40 km kuzeydoğusundaki Cafer Höyük yakınlarında, Fırat Irmağı ile Değirmendere’nin birleştiği alandaki höyükte yapılan kurtarma kazıları sonucunda üç kültür katı saptanmıştır.
Yapılan çalışmalar sonucunda en üstteki katmanda Bizans nekropolü, onun altında ilk Tunç Çağı kalıntıları, en alt katmandaysa Neolitik yerleşmenin kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. İl merkezinin 7 km doğusundaki Arslantepe Höyüğü’nde 1932’ de başlayan arkeolojik kazılardan elde edilen bulgulara göre ise, bu bölgenin Kalkolitik Çağ’dan İslam dönemine kadar yerleşim alanı olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.
Dünyanın Kayısı Başkenti
Malatya’nın günümüzde en önemli değerlerinden biri de yöre halkının “mişmiş” dediği kayısı, Malatya ile özdeşleşmiş meyvedir. Tarihi kaynaklara göre Türkistan, Orta Asya ve Batı Çin bölgelerinin kayısının ana vatanı olduğu sanılmaktadır. Kaynaklarda belirtildiğine göre, kayısı Büyük İskender’in Doğu Seferi sırasında (MÖ IV yy.) Anadolu’ya getirilmiştir. Anadolu’da 2000 yılı aşkın bir süredir kayısı üretimi yapıldığı tahmin edilmektedir. Zamanla Malatya bu üretimde Türkiye’de ve dünyada birinci sıraya yükselmiştir. Kayısının kalite üstünlüğü, renk, tat, yapı ve nem gibi özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Malatya kayısısını değerli kılan, kuru madde miktarının yüksek olması. Türkiye’nin en önemli kayısı üretim merkezi olması itibariyle Malatya, kuru kayısı ihracatında özel bir konuma sahiptir. Türkiye’de taze kayısı üretiminin %50’sinden fazlasını sağlayan ilimizde, üretim yoğun olarak kuru kayısıcılığa yöneliktir. Üretilen kayısının önemli bir bölümü (%90) kurutulmakta ve kurutulan kayısının yaklaşık % 90-95’i ihraç edilmektedir. Malatya, dünya kuru kayısı üretiminin %65-80’ini karşılamaktadır.
Ayrıca su kaynaklarının önemli bir yer tuttuğu şehirde, yeşil belde Gündüzbey’in ilerisinde, Kozluk köyünde, Pınarbaşı denilen yerdeki Derme Suyu Malatya tarihinde özel bir yere sahiptir. Şehrin kuzeyinde, batı-doğu yönünde Tohma ile Fırat uzanırken, yükselti farkı yukarıda kalan ve kadim nehirlerin sularından yararlanamayacak olan Malatya Ovasına su güneydoğudaki Derme’den kanallarla getirilmiştir. 1990lı yılların ortalarına kadar hem içme hem sulama suyu olarak kullanılan Derme günümüzde sadece içme suyu şebekesine yetebilirken, tarım alanları Çat Barajı başta olmak üzere muhtelif kaynaklardan gelen sularla beslenmektedir.
Derme, Evliya Çelebi’nin “Aspazon (Aspuzu); suları, havası ve bolluğuyla yeryüzünün tüm öbür bağlarından, bahçelerinden üstündür.” dediği şehre can suyu olmuştur. Derme Suyu’nun beslediği geniş ve bereketli Malatya Ovası'nda yerli ve yabancı gezginlerin lezzetini öve öve bitiremediği kayısı, kiraz, üzüm, elma, armut ve ayva başta olmak üzere birçok meyve geçmişte olduğu gibi günümüzde de yetiştirilmektedir.
Kaynak: Malatya Valiliği