Hoşgeldin Sonbahar
Sonbahar; Bir ayrılış, bir kopuş, bir veda hikâyesidir. Üzerine ne şarkılar yakıldı, ne şiirler yazıldı, ne resimler çizildi, ne fotoğraflar çekildi… Ömrün son demi, hüznün diğer adı, gamlı ve yaslı gönüllerin dert ortağıdır…
Hoşgeldin sonbahar…
Alişan Hayırlı
Sonbahar;
Bir ayrılış, bir kopuş, bir veda hikâyesidir.
Üzerine ne şarkılar yakıldı, ne şiirler yazıldı, ne resimler çizildi, ne fotoğraflar çekildi… Ömrün son demi, hüznün diğer adı, gamlı ve yaslı gönüllerin dert ortağıdır… Sonbahar deyince kimin aklı başından gitmez, kimi mazinin derinlerine sürüklemez ki… Kimin ruhunu sarıp sarmalamaz, tatlı bir rüzgârın yaprağı dalından kopardığı gibi bizi de zamandan koparıp savurmaz ki…
Sarı, kızıl ve kahverenginin en fazla yakıştığı mevsim… Biz sarıyı da, kırmızı da, kahvenin bütün tonlarını da sonbaharda tanıdık.
İyi ki sonbahar var.
Bizi biraz daha törpüler, biraz daha dizginler, biraz daha sakinleştirir, biraz daha hırsımızı alır götürür, hülasa bizi biraz daha adam eder. Sonbahar ölümü hatırlatır bize… Yolun sonuna geldiğimizi… Bir gün şu yaprağın toprağa karıştığı gibi ölüm mevsimi de bizi kara toprağa gömecek. Biliriz bunu… Hissederiz. Bu yüzden bütün aşırılıklarımızı içimize gömeriz, hırslarımızı savurup atarız.
Ölüme hazırlayan kevni bir ayettir.
Sonbahar bir ilaç gibidir. Aspirin tadında… Ağrıyan başımızı iyileştirir. “Değmez yahu! Şu fani dünyanın derdini kafaya takmaya, işte geldik işte gidiyoruz, her şey, acı tatlı bütün günler gelip geçiyor. Kavgaya, düşmanlığa, hırsa değmez.” dedirtiyor bize…
Sonbaharı seviyoruz.
Çünkü sonbahar bir mevsimden öte, bir arkadaş, bir dost, bir sevgili… Acılarımızı bir yaprak gibi savurup hafiflediğimiz hayal bahçesi…
Hoş geldin sonbahar, sefa geldin, bize hüzünle karışık umut getirdin.
******
Fotoğraf: Mahmut Dayı’nın bahçesi… Tecde/Malatya
Malatya'da SONBAHAR