Herkes Memleketine Dönsün !
Artık geleneksel hale gelen sabah yürüyüşlerimizden birini daha gerçekleştirdik. Klasik yürüyüşümüzün rotasını artık sizler de ezberlediniz…
Herkes memleketine dönsün!
Alişan Hayırlı Gezgin - Yazar - Fotoğrafçı
Artık geleneksel hale gelen sabah yürüyüşlerimizden birini daha gerçekleştirdik.
Klasik yürüyüşümüzün rotasını artık sizler de ezberlediniz…
Ne yapıyoruz?
Bir gün önceden sözleşiyoruz, ekibi belirliyoruz, sabah erken kalkıp karanlıkta yola koyuluyoruz. 1,5-2 saat dağlarda derelerde yürüdükten sonra fırına gelip “dünyanın en lezzetli kahvaltısını” yapıyoruz. Biber, domates, patlıcan, sarımsak, patates vs.. fırına veriyoruz, yanına da tutum peyniri ve zeytin… Sıcak loş ekmek ve odun ateşinde çinko çaydanlıkta demlenmiş çay…
Yorulmuşuz, oksijen ciğerimizi temizlemiş, öyle acıkmışız ki… Bizim ekipten iki pideyi yiyen bile oluyor. Öyle vallahi… İster inanın ister inanmayın.
Bu günkü yürüyüşümüzün kahramanları (kurbanları) İstanbul’dan yeni gelen İhsan baba (İhsan Hayırlı) ve Çerezci Kadir (Tecdeli Kadir Ceylaner)…
Önce araçla Çırmıktı’ya gittik. Aracımızı park edip sebzemizi aldık ve Pınar pideye bıraktık. Ver elini Gündüzbey…
Yukarı Baya mevkiinden doğruca Çortunbaşı, Alpay’ın sattığı eski bahçenin önünden sulama kanalı boyunca Hızenek, oradan Ehmetçe yol ayrımından Ağyol, Ağcapınar’ı takiben Kapuluk’tan tekrar Gündüzbey merkez… Tam 9 kilometre… Yani 11 bin adım…
İki kişilik ekibim bir hayli yoruldu, ne yapsın çocuklarda nefes yok, ciğer yok… Bayağı tıkandılar. Ben de onlara ayak uydurmak zorunda kaldım. Bayırları çıkarken tısır tısır ediyorlardı… İhsan baba sigara içtiği, Çerezci Kadir de şişko olduğu için bir türlü tempolu yürüyemediler. Allah ikisine de rahmet eylesin, mekânları cennet olsun.
Neyse, bu yürüyüşün acısını Çırmıktı’da çıkardılar. Muhteşem ve doğal bir kahvaltı onları bekliyordu. (Dağlarda yürüyüş sırasında yediğimiz elma, kuşburnu, yemişenleri de unutmayalım…)
İhsan abiye dedim ki, “Nasıl, İstanbul mu güzel Malatya’ya mı? Yıllardır İstanbul’da yaşıyorsun, böyle bir geziyi, havayı, samimiyeti, güzel insanları, fırını, ekmek kokusunu ve kahvaltıyı İstanbul’da bulabilir misin?”
İmkânı mı var…
İhsan abi “Vah” dedi, başını iki elinin arasına alıp duvara vurdu, ben niye memleketimi terk edip gitmişim diye…
İşte böyle, klasikleşen Gündüzbey sabah yürüyüşlerimizden sizin çıkaracağınız ders:
Herkes memleketine dönsün!