Gündüzbey'i kurtarmak!
Doğup büyüdüğüm, kanalında çimdiğim, buz gibi suyunu içtiğim, eski evlerin süslediği toprak yollarında oynadığım, dağlarında özgürlük türküleri söylediğim, en lezzetli üzümlerin yetiştiği tevek bahçelerinde bel teptiğim, yine en güzel kirazların yetiştiği bahçelerinde kiraz derdiğim, yaramazlık yaptığım ve üzerimi toz toprakla kirlettiğim için eve dönüşte anamdan bol bol dayak yediğim benim köyüme, Gündüzbey’e karşı vefa borcumuzu ödemek her Gündüzbeyli’nin asli görevidir. 

Gündüzbey’i kurtarmak!

Doğup büyüdüğüm, kanalında çimdiğim, buz gibi suyunu içtiğim, eski evlerin süslediği toprak yollarında oynadığım, dağlarında özgürlük türküleri söylediğim, en lezzetli üzümlerin yetiştiği tevek bahçelerinde bel teptiğim, yine en güzel kirazların yetiştiği bahçelerinde kiraz derdiğim, yaramazlık yaptığım ve üzerimi toz toprakla kirlettiğim için eve dönüşte anamdan bol bol dayak yediğim benim köyüme, Gündüzbey’e karşı vefa borcumuzu ödemek her Gündüzbeyli’nin asli görevidir. 

Gündüzbey’i kurtarmak!

Alişan Hayırlı

Gezgin – Yazar - Fotoğrafçı

Doğup büyüdüğüm, kanalında çimdiğim, buz gibi suyunu içtiğim, eski evlerin süslediği toprak yollarında oynadığım, dağlarında özgürlük türküleri söylediğim, en lezzetli üzümlerin yetiştiği tevek bahçelerinde bel teptiğim, yine en güzel kirazların yetiştiği bahçelerinde kiraz derdiğim, yaramazlık yaptığım ve üzerimi toz toprakla kirlettiğim için eve dönüşte anamdan bol bol dayak yediğim benim köyüme, Gündüzbey’e karşı vefa borcumuzu ödemek her Gündüzbeyli’nin asli görevidir. 
Ne yapabiliriz, diye uzun zamandır düşünüyordum.
Nihayet yeğenim Alpay, “Dayı, Gündüzbey’i kurtarma zamanı gelmedi mi artık?” diye sorunca, omzuma büyük bir yük ve mesuliyetin yüklendiğini hissettim.
Gündüzbey…
Malatya’nın ve belki de bölgenin, hatta belki de Türkiye’nin en güzel ve nadide kasabalarından biri…
Şüphesiz, herkesin köyü kendine göre güzeldir. Çölün ortasında da doğmuş olsanız, orası sizin vatanınızdır, biriciktir ve dünyanın en güzel yeridir.
Ancak öyle de olsa Gündüzbey’i diğer yerlerden ayıran farklı özellik var.
Gündüzbey, Malatya’ya 10 kilometre uzaklıkta, dağların arasında kurulmuş eşsiz bir vadinin içinde yer alan, meyve bahçeleri ile ve tabii ki bütün bir şehri besleyen kaynak içme suyuyla meşhur bir kasabadır.
Gündüzbey Pınarbaşı mevkiinde, çıplak dağların eteğinden saniyede 3.800 litre su kaynamaktadır. Koca şehrin içme suyu işte bu kaynak sudan karşılanmakta ve hiçbir masraf yapılmadan tabii cazibesi ile şehirdeki evlerin musluğundan akmaktadır. Türkiye’de tek ve dünyada üç şehirden biri olarak Malatya insanı, dağın dibinden kaynayıp gelen kaynak su içmektedir. 
Türkiye’de başka hiçbir kasabaya ve şehre nasip olmayan Allah’ın büyük bir nimetidir. Dünyada sadece 3 şehir (İtalya, Kanada ve Türkiye) bu şekilde çıkan bir kaynak su ile beslenmekte, diğer bütün şehirler toplama ve arındırma su içmektedir.
Şehre yakın olması, Gündüzbey’i cazip kılan en önemli artılardan biridir. Sıcaklardan bunalan şehir halkı yaz mevsiminde akın akın Gündüzbey’e gelmekte, son yıllarda sayısı giderek artan mesire yerlerinde serinlemekte ve piknik yapmaktadır. Serin ve temiz havası Gündüzbey’i bilhassa yaz aylarında cazip hale getirmektedir. 
Şehrin zenginleri, Gündüzbey’de bir-iki dönüm toprak satın alıp hemen oracığa bir villa ya da ev kondurmaktadır. 
Bu manada baktığınızda, Gündüzbey’in dağları ve bahçeleri plansız, kontrolsüz yapılan evlerle bozulmakta, tabii güzelliği yok olmayla karşı karşıya kalmaktadır. 
Üzüm ve kiraz başta olmak üzere bölgenin en lezzetli meyveleri bu yörede yetişmektedir. 
Dolayısıyla, lezzetli meyveleri, temiz su kaynakları, doğal güzelliği ve şehre yakınlığı Gündüzbey’i tam bir cazibe merkezi konumuna getirmekle birlikte, bu cazibe ve güzellik birçok tehlikeleri de beraberinde taşımaktadır.
Plansız gelişme, çirkin yapılaşma, çevre kirliliği, kontrolsüz kuyu vurulması suretiyle su kaynaklarının kurutulması gibi belli başlı tehlikeleri sıralamak mümkündür. 
Asıl büyük tehlike, Gündüzbey Pınarbaşı mevkiindeki su kaynağının, ana damarın tehlikeye düşmesidir.
Doğal yapısı ve temiz havasından dolayı, şehir halkının yazları buraya akın etmesiyle birlikte çevre kirliliği tehlikeli boyutlara ulaşmış bulunmaktadır. Derme Kanalı, Gündüzbey dereleri ve vadisi çöp artıkları, plastik maddelerle kirletilmektedir. Maalesef yetkililer tehlikenin farkında olmayıp yeteri kadar önlem alamamaktadır.
Bir başka ve büyük bir tehlike daha Gündüzbey’in kapılarına kadar dayanmıştır. Karakavak, Çilesiz, Barguzu, Kilayik, Tecde ve Yeşilyurt’u yutan yapılaşma çılgınlığı Gündüzbey’i de ciddi manada tehdit etmektedir. Burada zaten önüne gelen mesire yeri açmakta, zenginler imarsız ve plansız villa kondurmaktadır. 
Bir başka husus, Gündüzbey’i çevreleyen, Kadiruşağı ve Porga arasında kalan dağlarda kaçak avcılar cirit atmaktadır. Bilhassa hafta sonları eline tüfeğini alan avcılar, zaten nesli tükenmekte olan keklik, tavşan ve tilki gibi hayvan türlerini acımasızca yok etmektedir. 
Şimdi, sağduyu sahibi herkesi göreve çağırıyoruz.
Gündüzbey’i kurtarmak, başta yapılaşma ve çevre kirliliği olmak üzere muhtemel tehlikelerden korumak için harekete geçme zamanı gelmiştir.
Gündüzbey dağlarının ağaçlandırılması, yaban hayatının korunması ve hatta yeni hayvan türlerinin yetiştirilmesi, dereler başta olmak üzere kirli atıkların temizlenmesi gibi konularda sivil inisiyatifin artık sorumluluk üstlenmesi gerekmektedir.
Gündüzbey, resmi kurumların klasik memuriyet anlayışına ve  insafına bırakılmayacak kadar önemli bir beldedir.
Benim gibi Gündüzbey’in suyunu içmiş, ekmeğini yemiş, havasını teneffüs etmiş, babası ve annesi Gündüzbey mezarlığında ebedi uykusuna yatmış nice Gündüzbeyli hemşehrilerimiz, biliyorum ki, gurbet illerde memleket hasreti çekmektedir.
Bu sebeple “Gündüzbey’i kurtarmak” adlı projeye destek vereceklerine yürekten inanıyorum. 
Bu yazının amacı tamamen “Ne yapılabilir?” in sorusunu ortaya atmak ve tartışmaya açmaktır. 
Adına “gelişme”, “modernizm”, “kalkınma” dedikleri yangın ve afet bacayı sarmış, yaşlı ve yorgun dünyamızın cennet bahçelerinden biri olan Gündüzbey’i de yutmak üzeredir. Hepimiz, vicdan ve insaf sahibi herkes eline bir kova su alıp bu yangını söndürmek ve “Gündüzbey’i kurtarmak” için yalın ayak koşmaya başlamalıyız…
Yoksa çok geç olabilir.

Malatya Günlükleri

PAYLAŞ: